24 Şubat 2013 Pazar

Kayıp

   Dünya üzerindeki tüm insanların kanını donduran olaylardan on iki yıl öncesiydi.İngiltere'ye lisans eğitimi almak için gelmişti Slovak genci Drogan.İçine kapanık bir genç olan Drogan,yurt dışı eğitimi sırasında daha da kapatmıştı kendisini dış dünyaya.Arkadaş edinmiyor,Okul haricinde hiç dışarı çıkmıyordu.Hayal kurmak dışında pek bir şey yapmıyordu.Mutlu veya mutsuz değil,kendi halinde yaşayan bir insandı.

   Bir gün ders arasında,her zamanki gibi kendi kendine sigarasının dumanını üflerken onu gördü,Sharon'ı.Kahverengi saçlı,mavi gözlü,beyaz tenli güzel bir kızdı.İngiltere'de yaşadığı üç ay boyunca hiç arkadaşa ihtiyaç duymayan genç,onu gördüğü ilk saniyede tanışmak istedi.Ama yapamazdı,geldiğinden beri sergilediği içine kapanık tavırlar adının; kaybeden,ucube gibi sıfatlarla beraber anılmasına sebep olmuştu.Birkaç defa insanlar onunla konuşmaya çalışmış fakat Drogan cevap dahi vermeden,kendisiyle konuşanların yanından ayrılmıştı.Kötü bir şöhreti vardı eğitim gördüğü üniversitede.

   Haftalar boyunca kampüste uzaktan seyretti genç adam,güzel kızı.Havalar ısınmaya başlamış,bahar gelişini belli etmeye çalışsa da yağmur bulutları gelen güzel mevsime perde oluyordu.Siyah şemsiyesinin altında, yağan yağmuru umursamadan ağır adımlarla,kaldığı tek göz odaya ilerliyordu genç adam.Etrafında yağmurdan kaçışan insanların aksine,o zevk alıyordu gökyüzünden düşen damlalardan.Birden şemsiyesinin altında sırılsıklam olmuş biri beliriverdi.

  "Metroya kadar eşlik edebilir miyim acaba?"

   Bu oydu,haftalardır tanışmak uğruna can attığı,fakat uzaktan izlemekten fazlasını yapamadığı güzel kız.Heyecanlandı,konuşamadı.Ağzını açamıyor,tek kelime edemiyordu.Gülümseyerek yanıtladı güzel kızı.Kız çocuğun koluna girdi ve yürüdüler hiç konuşmadan.Metroya vardıklarında sessizliği bozan tekrar güzel kız olmuştu.

   "Teşekkür ederim.Bu arada adım Daphne."
   "Daphne!Pardon,ben adını Sharon zannediyordum."
   "Ah,o benim ikiz kardeşim.Senin adın ne?"
   "Drogan."
   "Tekrar çok teşekkür ederim Drogan.Görüşürüz."

   Kız gülümseyip,metroya koşar adımlarla indi.Kızın arkasından bakakalan genç adam "Görüşürüz." diye mırıldanabildi sadece.Şaşkındı,ne hissedeceğini bilmiyordu.Odasına doğru ağır adımlarla yürümeye başladı ve o gece İngiltere'de ilk defa mutlu bir şekilde uyudu.

   Yağmurlu günün ardından Drogan'la Daphne birlikte daha fazla vakit geçirmeye başladılar.Beraber geçirdikleri zaman arttıkça,birbirlerine yakınlaşıyorlardı.Bu yakınlık önce iyi bir dostluğa, sonrasında duygusal hislere dönüşmüştü.Genç adam kendisini dış dünyaya kapatan duvarları Daphne için yıkmıştı.Neredeyse her akşam bir bara gidip içkilerini yudumlarken,konuşuyorlardı.Genç kız tarihle çok ilgileniyordu.Drogan'a okuduğu kitaplardaki olayları adeta yaşamış gibi büyük bir tutkuyla anlatıyordu.

   Yaz mevsiminin ortalarında, kız gence aklına takılan bir şeylerin olduğunu ve bunları araştırmak için doğuya bir seyahat yapacağını söyledi.Drogan gitmemesini,adada kendisiyle kalmasını istedi.Fakat kız gitmezse aklındaki karışıklığın kendisine huzur vermeyeceğini söyleyerek karşı çıktı.

  "Merak etme,geri döneceğim.Döndüğümde her şey çok güzel olacak.Hayal edebileceğinden daha güzel."Bunlar Drogan'ın,Daphne'nin sesinden duyduğu son sözlerdi.Ertesi sabah kız,çocuğa veda etmeden yolcuğuna başladı.

   Haftalar geçmişti,Drogan sevdiği kızdan hiç haber alamamıştı.Genç adam kendini çaresizlik ve umutsuzluk içinde hissediyordu.Evinden hiç çıkmıyor,sürekli doğuyu ve doğu tarihini araştırıyordu.Bir gece araştırmalarına devam ederken,göz kapaklarının ağırlığına engel olamadı.

   Gözlerini ağaçlarının arasında uzanır vaziyette buldu kendini.Alnında bir sıcaklık hissetti,sıcaklık Daphne'nin elinden geliyordu.Kalkmaya çalıştı fakat kalkamadı."Buldum." dedi kız huzur veren bir sesle."Ölümsüzlüğün kaynağını buldum Drogan."
   "Neden bahsediyorsun?"
   "Açıklamam için zaman yok.Yardımına ihtiyacım var.Buraya gel lütfen,sana ihtiyacım var."
   Kız adeta buharlaşmaya başladı ve yok oldu.Biraz önce kızın oturduğu yerde siyah bir duman kalmıştı.Genç adam olanların şokunu atamamıştı ki,ağaçların arasından bir adam belirdi.Üzerindeki kıyafetler çok eski görünüyordu.Yerde şaşkınlık içinde yatan Drogan'a,anlamadığı bir dilde bir şeyler söyledi.Drogan'a yaklaştı ve belinden çıkardığı eski usül bir asker bıçağıyla genç adamın sol avcunu hafifçe kesip,karşısındakinin onu anlamadığı dilde konuşmaya devam etti.Söyleyeceklerini bitirdiğinde yere eğilip genç adamın alnına vurdu.Drogan'ın gözleri tekrar karardı.

   Slovak genç uyandı,şoktaydı.Sol avucundaki acıyı hissetti ve sağ eliyle yarasını yokladı.Gördükleri bir rüya değildi.Neler olduğunu anlayamıyordu fakat Daphne'nin ona ihtiyacı vardı.Vakit kaybetmeden eşyalarını toparladı.Yola çıkacaktı ve Daphne'yi bulacaktı.O günün akşamında kayıp sevgilisini bulmak için doğuya olan yolcuğuna başladı.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder