13 Ocak 2013 Pazar

Mesaj

   Açıklanamayan olaylar devam ediyordu.Dünya üzerindeki birçok ülkede,bu olanlarla ilgili haber yasağı getirilmişti.Geride kalan az sayıdaki ülkelerde de bilgi yetersizliğinden pek bir şey yapılamıyordu.

   Eski dünya olarak adlandırılan Asya,Avrupa ve Afrika kıtalarında akşam ya da gece saatleri hüküm sürüyordu.Dünya genelini ise,meteoroloji servislerinin adlarını yalancıya çıkaran,karanlık bulutlar kaplamıştı.Eş zamanlı olarak bütün gezegeni kaplayan,bir yıldırım fırtınası başladı.Uzay istasyonlarından gelen fotoğraflarda göründüğü kadarıyla,koca gezegen ışıklar saçan bir topa dönmüştü.Yaşayan insanların zaman kavramı kaybolmuştu.Kimi fırtınanın iki ya da üç dakika,kimi ise günlerce sürdüğünü hissetmişti.Süresi kavranamayan fırtına sona erdiğinde,binlerce yıldır dünyaya hakim olan insanoğlunun tüm teknolojisi kaybolmuştu.Araçlar,televizyonlar,telefonlar işlevlerini yerine getiremiyor , hiçbir şey çalışmıyordu.Güneşin batmış olduğu bölgelerde en ufak bir ışık yoktu,kibritler bile yanmıyordu.Korku paniğe , panik umutsuzluğa bürünüyordu.

   Korku,panik ve umutsuzluğun tam ortasında ışıklar belirdi gökyüzünde.Televizyonlar ve bilgisayarlar çalışmaya başladı.Gökyüzünde ve ekranlarda bir silüet vardı sadece.Dünya üzerindeki her insanın tanıdığı ve aynı zamanda tanımadığı bir yüz.Konuşmaya başladı,dünya üzerinde kullanılmayan fakat dinleyen herkesin anladığı bir dilde.

   "Son birkaç gündür,içinizi korkuyla dolduran ya da doldurması gereken olaylar oluyor.Hepiniz bir açıklama,bir sebep arıyorsunuz.Bu olayların sebebini dışarıda aramayın,sebep içinizde.İçinizde biriktirdiğiniz nefretle,sizin neden olduğunuz olayları gerçekleştirense benim.

   Ben açlığım,şehvetim,hırsım,gururum,kıskançlığım,tembelliğim ve öfkeyim.Ben nefretin ta kendisiyim.

   Son dört gün içerisinde,siz insanların açıklayamadığınız sebeplerle dokuz bin yüz yirmi sekiz kişi,sizin tabirinizle öldü.Hayır!Onlar ölmedi,yok oldular.Ölüm;ardında sonsuz ruhani hayat olan bir olgudur."

   Silüetin yüzü değişti.Yeni yüz adını söyleyerek konuşmaya başladı.

   "On bir kadına tecavüz edip öldürdüm."

   Yüz tekrar değişti.

   "Patronumdan aldığım emirle yedi kişiyi öldürdüm."

   Üçüncü yüz belirdi.

   "Bir eve kilitlediğim dört kişilik aileyi ateşe verdim."

   Yüzler birer birer değişiyor ve işledikleri günahları itiraf ediyordu.

   "Dolandırdığım iki insanın intihar etmesine sebep oldum."Dokuz bin yüz yirmi sekizinci yüz de günahını itiraf ettikten sonra herkesin tanıdığı ve aynı zamanda tanımadığı korku salan silüet geri döndü.

   "Onlar işledikleri günahların cezasını ruhlarını kaybederek ödediler.Onlarla aynı sonu paylaşacak olanlar;sizler için bir umut yok!Benden kaçamazsınız,bana karşı kendinizi savunamazsınız.Ben şeytan veya tanrı değilim.Ben bu tip insanların sonuyum.Bu bir uyarı değil,sizlere acı dolu sonunuzu gösteren mesajımdır.Güneş battıktan sonra güvende değilsiniz.Karanlık çöktüğünde ensenizde hissettiğiniz rüzgar değil,acı dolu sonunuzu getirecek olan benim nefesim olacak."

   Tekrar dünya karanlığa büründü.Birkaç dakika sonra bulutlar dağıldı ve kaybolan bütün teknoloji dünyaya geri döndü.Fakat karanlık bulutların getirdiği korku,panik ve umutsuzluk güçlenerek artmaya devam etti.

   Ve gece karanlığının hakim olduğu bölgelerde,yüzlerce günahkar daha ölüm sonrası ruhani hayat hakkını kaybetti.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder