14 Haziran 2012 Perşembe

Karanlık

   Önce karanlık çöktü.Belli etmemeye çalışsalar da,korkuyordu karanlıktakiler.Konuşmalar fısıltı,fısıltılar sessizlik oldu.Görmeyen gözler,etraflarını tarıyordu en ufak bir ışık için.Kimileri ceplerindeki çakmakları çıkarıp ateş yakmaya çalıştı,ama hiçbir şey yanmadı.

   Sessizliği bölen çığlıklar oldu önce,arkasından gelen ise yer sarsıntıları.Yerden çıkan dev pençeler görüyordu,küçük çocuğun korku dolu görmeyen gözleri.Ağlamak,bağırmak hatta kaçmak istiyordu ama minik bedeni donup kalmıştı.Zifiri karanlığın içinde,izlemeye devam etti yerden yükselen o korkunç silüetleri.Korkarak ve susarak...

   Sarsıntılar bitip,çığlıklar sustuğunda yağmur yağmaya başladı.Damlalar iç rahatlatan bir ılıklıkla düşüyordu insanların üzerine.Küçük çocuk hiçbir şey olmamışçasına rahatlamış,yağmurun ılıklığına gülümsüyordu.Derken bir ateş yaktı yaşlıca bir adam onun hemen arkasında.Kibritin parıltısıyla bütün karanlık aydınlanıverdi bir anda.

   Tiz bir çığlık böldü yağan yağmurun verdiği huzuru.Yerden yükselen,kalın ağaç dallarına benzeyen eller yükseltiyordu cesetleri.Yağan ise yağmur değil,kanlarıydı havada asılı olan günahkarların.